Prof. Dr. Ahmet GÜNCAN hoca benim Selçuk Üniversitesinde işe başlamamdan yaklaşık üç yıl sonra Van 100. Yıl Üniversitesinden Konya’ya geldi. Hocanın gelişine çok sevinmiştim zira henüz asistan olduğumdan Yabancı Otlar gibi bazı dersler bana oldukça uzak geliyordu. Bölümün tek elemanı olduğum için de mecburen derslere bir hocanın gözetiminde ben giriyordum. Kendisini tanımıyordum.
Tanımış olsaydım elbette daha çok sevinecektim.
Ahmet hocayı tanımlayacak en iyi kelime “Baba”’dır. Bu sözcük herkes için sarf edilemez muhakkak.
Oysa Ahmet Hoca hem öğrencilerine hem bölüm elemanlarına kendi evladı gibi şefkatli ancak aynı derecede de otorite sahibidir. Bölümde kimsenin içinde ufak bir kıpırdanışa bile meydan vermez.
Bizim haklarımızı daha biz istemeden hazırlar ve sahibine teslim eder.
Doktora sınavımdan sonra Ankara’dan döndüğümde Ahmet Hoca’nın verdiği derslerden bir kısmını benim için ayırdığını gösteren bir yazı masamda beni bekliyordu. Halbuki daha Yrd. Doç. bile olmamıştım. Fakültenin farklı bölümlerinde ise aynı duruma pek rastlanmıyordu.
Ahmet Hoca’nın faydalandığı bir şeyden herkesin faydalanmasını istemek gibi bir özelliği vardı.
Bunun için gerekirse fedakarlıktan çekinmezdi.
Kendisi çok hoşsohbet birisidir. Bayburtlu olması hasebiyle o yöre fıkralarını çok güzel anlatır.
Allah vergisi güçlü bir sesi vardır. Keyifli olduğu zamanlarda yöre şivesiyle tatlı sohbetler yapar.
Dış kapının hemen yanındaki odası bu nedenle hep dolar taşar.
Şahsen uzun yıllar hoca benim de çok nazımı çekmiştir. Rahatsız olduğum bir dönem günün yarısını
Prof. Dr. Serpil ÖNDER’in diğer yarısını da Ahmet Hoca’nın odasında geçirmiştim.
Geçirdiğim depresyonun bölüm işlerine yansımaması için hoca elinden geleni yapmıştır.
Etkilediği durumlarda da beni korumuş ve kollamıştır.
Aleyhime çalışan insanları tatlılıkla oyalamış ve tüm merhametiyle olumsuz gelişmelerin önüne geçmiştir.
Hocaya bunu yaptıran vicdan ve merhameti olmuştur.
Ahmet Hoca’nın en önemli özelliklerinden birisi de iyilikte çok kararlı olmasıdır. En ufak tereddüt göstermez. İyiliği sonuna kadar götürür. Depresyon geçiren öğrencilerle özellikle ilgilenir. Onları doktorlarına kendi arabasıyla götürür. Moral verir ve sonrasını da takip eder.
Hoca tatlı dilliliğiyle de çok üstün bir ikna kabiliyetine sahiptir. İsteyip de yapamayacağı iş yok gibidir.
Üç çocuk sahibidir. İki erkek bir kız. Sanırım iki de torunu var. Alper GÜNCAN Eskişehir’de, Ali GÜNCAN Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesinde öğretim üyesidir. Kızı Bilge ise öğretmendir.
Hoca çocuklarının annesini elim bir trafik kazasında kaybetmiş ardından şimdiki eşi Güner hanımla hayatını birleştirmiştir. İlk eşi de Güner Hanım da hocayı hiç üzmemişlerdir. Yakın bir arkadaşı bana
“Ahmet hanımlardan yana şanslı” demişti.
Hocanın şanslı olduğu konulardan birisi de emlak alımında kendini gösterir. Benim kanaatim bu durum hocanın iyiliklerinin kendisine geriye dönmesidir.
Hoca ikna kabiliyetini doktora ve doçentlik jürilerinde darda kalan adaylar için de kullanır.
Onun desteğiyle bu sınavları atlatan kişi sayısı az değildir.
Hocamız aynı zamanda çok üretkendir. Geceleri uyumayarak pek çok kitap yazmış ve tüm Türkiye’nin faydasına sunmuştur. Özellikle Yabancı Otlar konusundaki kitapları büyük bir boşluğu doldurmuştur.
Değerli Hocamız, Sevgili Babamız,
Sizden sonra bölümde hiçbir şey aynı olmadı.
Siz sanki Bitki Koruma Bölüm Başkanı olmak için doğmuşsunuz.
Teşekkür için kelimeler kifayetsiz kalır.
Sağ olun, var olun.
Ailenizle birlikte sağlıklı, mutlu, güzel günleriniz olsun.
Siz örnek bir idareciydiniz.
Vicdan ve merhametten uzaklaşmayan.
Bunun için bütün ödülleri hakkediyorsunuz.
Size en büyük ödül ise ALLAH’IN RAHMETİ olsun sevgili hocam...
Saygılarımla...